Türkiye son derece sıkıntılı ve zor günlerden geçiyor ne yazık ki...
Ve bu sıkıntılar öyle kısa sürede çözülecek gibi de gözükmüyor. Bayram sonrası ilk yazımda böylesine karamsar bir cümleyle başlamayı hiç istemezdim ancak maalesef uzun zamandır diken üstünde oturmama sebep olan birtakım gelişmeler neticesinde bugün gelinen noktayı tarif edebilecek başkaca bir giriş cümlesi bulmakta güçlük çekiyorum.
Hatırlarsanız; "seçim öncesinden bu yana iç ve dış siyasete dair son derece riskli bir dönemden geçtiğimizi ve bu süreçte herkesin dikkatli olması gerektiğini" daha önceki yazılarımda sıklıkla vurgulamaya çalışmıştım. Zira görünen köy kılavuz istemiyordu.
Ancak bana göre ülkemizi bekleyen tehlikeler bu kadar açık olmasına rağmen maalesef başımıza geldiğinde gene hazırlıksız yakalanmayı başardık. İşin acı tarafı da bu ya zaten...
Geçtiğimiz haftaya Suruç'taki hepimizin ciğerlerini yakan hain saldırıyla başladık. Hepsi hayatlarının baharında olan tam 32 gencimizi kaybettik bu lanetli saldırıda.. Onlarca da yaralı var. Kayıplarımıza Allah'tan rahmet yaralılara da acil şifalar diliyorum. Ardından gencecik polislerimizin evlerinde uğradıkları silahlı saldırı sonucu şehit oldukları haberi geldi. En sonunda da dün bir astsubayımız sınırın Suriye tarafından açılan ateş sonucu şehit oldu. Şehitlerimize de Cenab-ı Hakk'tan rahmet ve acılı ailelerine başsağlığı diliyorum.
Peki ne oldu da peşpeşe sanki bir yerden bir düğmeye basılmış gibi bu hain saldırılara muhatap olduk? Ne değişti? Bu saldırılar kime ve neye hizmet ediyor? İşte bütün bu sorular acilen cevap bulunması gereken kocaman birer soru işareti olarak duruyor karşımızda...
Burada en büyük sorumluluk geçici de olsa mevcut hükümete ve yeni oluşan meclise düşüyor. Bütün bu soruların cevapları bir an evvel yetkililerce bulunmalı ve kamuoyu bu konuda aydınlatılmalı. Zira bu gibi karanlık olaylar aydınlatılmadıkça arkası gelir ve ülkede bir kaos ortamı ortaya çıkar ki bunun altından hiç kimse kalkamaz. Unutmayalım ki seçimlerden önce Mersin , Adana , ve Diyarbakır da yaşanan olayların açığa çıkarılamaması bugün yaşadığımız olayların hazırlayıcısı olmuştur. Ayrıca hükümet bu konuda zaafiyet gösteren bütün yetkililerden de derhal hesap sormak zorundadır. Hele ki koalisyon çabalarından ümit kesilmeye ve artık iyiden iyiye seçim tarihleri konuşulmaya başlamışken artık Ak Partinin de başarısız bürokratların ve yetkililerini her şartta koruma huyundan acilen vazgeçmelidir.
Umarım ülkenin üstündeki bunlara bulutlar bir an evvel dağılır ve daha umutlu daha mutlu bir geleceğe doğru yüzünüzü döneriz. Tekrar görüşmek üzere,Hepiniz hoşça ve sevgiyle kalın...
YORUMLAR