Çocuk hakları, insan hakları olgusunun içinde yer almaktadır. Çocuklar da yetişkinler gibi aynı genel insan haklarına sahiptir. Çocuk haklarında kilometre taşı olarak BM Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edilir. BM Çocuk haklarına dair sözleşme, 18 yaşının altındaki bireyleri çocuk olarak kabul eder ve çocukların haklarını teminat altına alır. Sözleşme; çocukların haklarının gözetilmesinde asgari standartları belirler, çocuğun çeşitli aşamalarda korunmasını destekler, çocuğun kendisi ile ilgili kararlarda görüş bildirmesi ve bu görüşlerin dikkate alınmasını şart koşar. Bu doğrultuda sözleşme, anne ve baba olmak üzere devlete, hükümetlere, sağlık çalışanlarına topluma, öğretmenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ilgili sorumluluklar verir
BMÇHS'nin 45.maddesi, çocukların yüksek yararları gözetilerek savunulması ve maddelerin uygulanması yükümlülüğünü devlete ve onun hükümetlerine verirken uzman kuruluşlar olarak sivil toplum kuruluşlarının da bu işin takipçisi olmasını öngörmektedir.
Dezavantajlı kesim olarak görülen kırılgan gruplar içerisinde çocuklar çifte dezavantajlı olarak ikili bir baskının yükleyicisi durumundadır. Örnek olarak; Roman- çocuk, Engelli- çocuk ya da Mülteci- çocuk olmalarından dolayı şiddet, ayrımcılık, cinsel istismar, psikolojik cezalandırılması, erken evlilik gibi zararlı geleneksel uygulamalara maruz kalmaktadır. Bugüne kadar yapılan çalışmalar incelendiğinde sivil toplum ya da hükümetlerin bu konuda çalışma yapmadıkları, herhangi bir stratejik plan ve hedefler Bildirgesi hazırlamadıkları görülmektedir. Çocukların yaşadıkları sorunların izlenmesi ve göstergelerin analiz edilmesi için bu alanda çalışmaların yapılması bir istek değil zorunluluktur.
Bu kapsamda en büyük sorumluluk sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Çocukların korunmasına yönelik, çocukların şiddetten korunması ile ilgili sorunları anlamaya ve gelişmeleri izleyerek çözümler üretmeye çalışan sivil toplum kuruluşları bu süreçte denetleyici, hizmet sağlayıcı ve savunucu roller benimsemelidirler. Bu çerçevede hak temelli alanda çalışmalar yürüten aktivistler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri çocuk haklarına yönelik çalışmaları gündemlerine almalı ve çocuklara yurttaşlık bilincinin kazandırılmasından toplumsal dahil etmeye kadar geniş çerçevede projeler üretmelidirler. Bu anlayış ile çalışmayı amaç edinen STK'lar kolektif bir bakış açısıyla hareket etmeli, çocuk ile aile arasındaki ilişkiselliği göz ardı etmeden çalışmalar yapılmalıdır.
Çocuk haklarının yaygınlaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla bu alanda çalışmalar yapanları desteklemek, sürece katılımı arttırmak ve bu alanda izleme, gözlemleme ve savunuculuk çalışmaları yapabilmek için konu ile ilgili eylem gündemi hazırlanmalı, ortak bilgi inşası için çocuk haklarının ana akımlaştırılması sağlanmalıdır.
Çocuk Hakları üzerine çalışan ulusal ağlar da gündemlerine çocuk çalışmalarını alarak bu alanda hayırseverlik anlayışı yerine " Çocuk Hakları Ağı"nın kurulmasına kolaylaştırıcılık yapmalıdır.
Toplumumuzun geleceğinin yetişecek eğitimli nesil ile doğru orantılı olduğu düşünüldüğünde, kurulacak çocuk ağının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Kurulacak çocuk ağının kurumsal yapısı yönetişim anlayışı çerçevesinde olmalı, ağ içerisinde farklı aktörleri farklı düzeylerde barındırmalıdır. Ağ içerisinde bulunan aktörler ile bir "Misyon Beyanı" hazırlanarak, çalışmaların bu beyan doğrultusunda hareket edilmesi sağlanmalıdır. Bu beyan, ilişkilerin konsolide olmasını kolaylaştırarak yapılacak çalışmaların belirli bir düzlem çerçevesinde şekillenmesini sağlayacaktır.
Unutulmamalıdır ki ; " Çocuklar ne ailelerin malıdır ne de çaresiz sadaka objelerdir. Onlar insandır ve kendi haklarının sahipleridir."
YORUMLAR