Suriyeli Mülteciler Üzerine
Süleyman Gök

Süleyman Gök

Süleyman GÖK ile Genç Gündem

Suriyeli Mülteciler Üzerine

14 Ocak 2015 - 12:53

Suriye’de iç savaşın meydana gelmesiyle birlikte mülteci sorunu ilk başlarda Türkiye’nin sınır bölgelerinde yoğunlaşma göstermiştir. Ancak, savaşın sona ermemesi ve halen devam etmesiyle, Türkiye’ye geniş katılımlı mülteci akımı başladı ve bu durum sınır bölgelerinden iç bölgelere ve ülke geneline mültecilerin yerleşmesine neden oldu. Ülke genelinde meydana gelen bu durum, Suriyeli mültecilere karşı konjonktürel çözüm önerilerini değil, kalıcı çözüm önerilerinin ortaya konulmasına ve bu önerilerin bir stratejik plan dâhilinde yerine getirilmesini zorunlu kılmaktadır. Türkiye’de bulunan gerek kamu kuruluşları( AFAD) gerekse bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşları genelde günlük çözüm önerileri üreterek, mültecilerin sosyal hayata katılımını arttırmak yerine, onları dışlayıcı ve ikinci plana atan bir yaklaşım çerçevesinde- farkında olmadan- faaliyetlerde bulunmaktadırlar.

ORSAM ve TESEV tarafından Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye etkileri raporu geçtiğimiz hafta içerisinde yayınlandı. Rapor genel olarak, Suriyelilerin Türkiye’de yarattığı toplumsal, ekonomik, kültürel, siyasi ve güvenlikle ilgili etkilerini incelemektedir. Özellikle, Suriye’den Türkiye’ye gelen sığınmacıların sınır illerinde yaratmış olduğu demografik yapısı, ekonomisi ve siyasi ortamlarından kaynaklanan özel durumları da analiz etmektedir.

Orsam Başkanı Doç. Dr. Şaban Kardaş, raporun genel olarak üç önemli tespite dayandığını belirtmektedir. Bu tespitlerden birincisi, Türkiye’deki Suriyelilerin önemli bir kısmı ya uzun yıllar sonra ülkesine dönecek ya da bundan sonraki yaşamlarını Türkiye’de sürdürecektir. İkinci tespit, yukarıdaki gerçeklikten hareketle, yerel halkın tepkisini önlemeyi içeren geniş kapsamlı Suriyeli mülteci politikasının hayata geçirilmesi zorunludur. Üçüncü tespit ise, Suriyeli sığınmacılar konusu entegrasyon sürecinin başarılı yönetilmesi durumunda uzun vadede Türkiye’nin toplumsal zenginliği ve çok kültürlü yapısının gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bu üç tespit rapor incelendiğinde genel mahiyetini açıkça şekillendirmektedir.

Kasım 2014 itibariyle Türkiye’de resmi rakamlara göre 1,6 milyon Suriyeli mülteci/ sığınmacı yaşamaktadır. Suriyelilerin % 85’i kamp dışında yaşamaktadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 35.000 Suriyeli doğumu gerçekleşmiştir. Türkiye, Nisan 2011- Kasım 2014 dönemi aralığında 4.5 milyar dolar harcama yaparken, Birleşmiş milletler ve Avrupa ülkelerinden gelen yardım miktarı 246 milyon dolar civarında bulunmaktadır.

Genel çerçevede Suriyelilerin Türkiye’ye etkilerine baktığımızda, toplumsal, ekonomik, siyasi ve güvenlik üzerinde yoğunlaşmaktadır. Toplumsal etkiler arasında; çok eşliliğin ortaya çıkması ve buna bağlı olarak boşanmaların artması, kadın ve çocuk istismarının yaşanması, bazı şehirlerde etnik ve mezhepsel kutuplaşmaların körüklenmesi, çocuk işçiliğinin artması ve çarpık yerleşmelerin ortaya çıkması olarak sıralanabilir. Ekonomik olarak, risk ve fırsatların bir arada olduğu görülmektedir. Suriyelilerin kaçak olarak iş yeri açması kısa vadede olumlu- yerel anlamda- olarak değerlendirilmesine rağmen yerel esnaflar arasında haksız rekabet ortamı doğurmakta, sınır illerinde Suriyeliler ile yerel halk arasında tartışmaların yaşanmasına neden olmaktadır. Makroekonomik açıdan, Suriyelilerin genel bütçe ve işsizlik rakamlarına etkili olduğu görülmektedir. Sınır illerinde kiraların artması, hayat pahalılığının ortaya çıkması, mültecilerin ucuz iş gücü ve kayıt dışı olarak çalıştırılması önemli sorun alanlarını oluşturmaktadır.

Siyasi ve güvenlik temelli değerlendirdiğimizde, yerel halk ile çatışma riskinin doğması, yerel halkın artan güvenlik kaygısı, siyasi kutuplaşmanın artması, yerel halkın kendilerini terör saldırılarına açık hissetmeleri önemli parametrelerdir.

Sonuç olarak, Suriyeliler ya Türkiye’de uzun süre kalacak ya da önemli bir kısmı yaşamlarını Türkiye’de sürdürecektir. Suriyeli ‘’ misafirler ‘’ artık Türkiye’nin bir gerçeği ise, bunun olumsuz etkilerini azaltacak, olumlu etkilerini daha fazla hayata geçirecek önlemler üzerinde durulmalıdır. Bu sorun- mülteci- sosyal bir uyum sorunu olarak ele alınmalı ve çalışma hayatı, eğitim, barınma, sağlık, belediye hizmetleri, toplumun alıştırılması gibi alanları düzenleyecek bütüncül bir politika uygulanmalıdır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum