Ülkemiz 24 Haziran 2018 tarihinde kritik diye niteleyebileceğimiz bir seçim yaşayacaktır. 16 Nisan referandumundan sonra de facto olarak işleyen yönetim sisteminin fiili olarak uygulanabilmesinin önünde yer alan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekilliği genel seçimi için 12 gün sonra vatandaşlar olarak sandık başında olacağız. Siyasi seçim kampanyalarının hız kazandığı bu günlerde ittifaka dahil olan siyasi partiler ve aktörler kendi cephelerine uygun olarak vaatlerde bulunmaktadırlar. Peki, bir vatandaş olarak 24 Haziran 2018 sonrası nasıl bir yönetim sistemi bekliyorum. Bu yazı da daha çok kendi beklentilerim üzerine değinmek bu çerçevede bir çıkarımda bulunmak istiyorum.
Öncelikle yeni sistemden beklentimin en başında denge ve denetleme mekanizmaları oturmuş, kurumsallaşmış bir demokrasiyi tesis etmek, müreffeh, istikrarlı ve huzurlu bir Türkiye’yi inşa etmek için olmazsa olmazlarımdan birini oluşturmaktadır. Temel ilke olarak, siyasi partilerimizin, siyasi aktörlerin ajandalarında yer almasını beklediğim denge ve denetleme ilkesi hepimizin ortak bir hedefi haline gelmelidir.
Seçimler, demokrasinin önemli göstergelerinden birini oluşturmaktadır. Ancak tek başına yeterli bir parametre değildir. Seçimle yönetilip otoriter ve totaliter birçok ülke bulunmaktadır. Burada önemli olan elbette, seçimlerin tek başına var olması değil, seçimlerin adil, eşit koşullarda ve katılımcılığı sağlayacak, kolaylaştıracak bir ortamda yapılmasının sağlanması gerekmektedir. Beklentim, 24 Haziran sonrası kurulacak yeni sistemde her görüşten kesimin eşit ve adil koşullarda temsil edilebilmesinin sağlanması ve vatandaşların baskı altında kalmadan özgür iradeleriyle karar vermelerinin kolaylaştırılması gerekmektedir.
Parti içi demokrasi ve meclisi ilişkisi, aday belirleme yöntemleri ve siyasetin finansmanı, hükümet ve sistem değişikliği ekseninde siyasi parti ve seçim sistemi reformu, meclis, etkin milletvekili ve vatandaş ilişkisi, denetim ve hükümet sistemi ilişkisi, toplumsal çeşitliliğin temsiliyeti gibi konularda reformlar yeni sistemden beklentilerim arasındadır.
Yazımı Türkiye’de etkin olarak çalışan Denge ve Denetleme Ağı’nın hazırlamış olduğu “ Etkin Meclis İçin Nasıl Bir Siyasi Parti ve Seçim Sistemi” konulu politika belgesinde yer alan Türkiye için Öneriler kısmındaki ilkelere yer vererek tamamlamak istiyorum.
Bütüncül bir yaklaşımla sistemin tüm unsurları ele alınmalı ve reforma edilmelidir. Yeni hükümet sistemiyle birlikte, bundan sonra yasalar Meclis tarafından yapılacaktır. Siyasi parti ve seçim sistemi bu durum gözetilerek değiştirilmeli, Meclis içtüzüğü bu eksende yeniden ele alınmalıdır. Her başkanlık sisteminde meclisin etkin denetim yapması vazgeçilmezdir. Her ülke, kendi sosyokültürel ve ideolojik yapısına göre siyasi parti ve seçim sistemini belirler ancak bu sırada uluslar arası uygulamalar da göz ardı edilmemelidir. Uygulanmakta olan yüzde 10 seçim barajı halen temsilde adaletin önündeki en büyük engellerden biridir. Vatandaşların siyasete katılımının en önemli aracı olan siyasi partilerin demokratikleşmesi, aday belirleme süreçlerinde vatandaşların etkin rol almaları gereklidir.Gazetem İzmir ailesi çalışanlarının ve tüm okuyucularımızın şimdiden mübarek Ramazan Bayramlarını kutlar, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı bayramlar olmasını temenni ederim.
Süleyman GÖK
YORUMLAR