CUMHURİYETİN TAŞIYICI KOLONLARIYDI
17 NİSAN 1940…
Köy Enstitüleri’nin 85. kuruluş yıldönümü.
Ulusal isyanımız sonucu yoktan var ettiğimiz Genç Türkiye Cumhuriyeti;
Çağdaşlık yolunda bir çok devrimler yaparak yoluna devam ederken, en büyük sıkıntısı asırlardır emekleri sömürülen, uyutulan özellikle de köylerde yaşayan insanların eğitim sorunlarıyla karşı karşıyadır…
KÖY ENSTİTÜLERİ, bu temel ihtiyacı gidermek için kurulmuşlardır.
Tamamen bize özgü, dünyada hiç eşi benzeri olmayan özgün eğitim kurumlarıdır.
Bu okulların açılması; Cumhuriyetin, çağdaş dünyaya entegre olmasını sağlayan en büyük adımdı.
En büyük devrimdi…
Ömürleri, halk çocuklarının emperyalizmin emellerine kurban edilmeleri uğruna kısa sürmüştür.
Ama etkileri çok büyük olmuştur.
Yıllar geçse de gerçekçiliği, özgün oluşlarıyla, kazandırdıklarıyla hâlâ TÜRKİYE’NİN ve de dünyanın gündeminde konuşulmaktadırlar…
En sade anlatımla özgünlüklerini şöyle tanımlayabiliriz;
Anadolu'nun belirli bölgelerinde kurulmuş olan bu okullarda; kaderlerine terk edilmiş köylülerin çocukları okutulacak.
Üretim içinde çağdaş, pedagojik eğitim ve donanımlarını tamamladıktan sonra köylerine atanacaklardı…
Bu çocuklar; Cumhuriyet’i ve devrimleri köye taşıyacaklardı…
Öyle de oldu…
Köylerine dönen, bu köy çocukları;
Kendi kaderlerini sorgulamaya, anlamaya, kendi hikayelerini yazmaya başladılar…
Bu durum; analarının babalarının emeklerini sömüren ağanın, hurafeyle beslenen imamın, muskacının işlerini zora sokmuştu.
Otoritelerini sarsmıştı.
Çatışma yavaş yavaş başlamıştı!..
Yurdun 21 yerinde açan “TONGUÇ ÇİÇEKLERİ,” hep aynı dili kullanıyor ve aynı misyonla yola devam ediyorlardı…
Cumhuriyetin taşıyıcı kolonları olan bu okullardan mezun olanlar, kapatılmalarıyla başlayan karşı devrim sürecinde; direnen nesiller olmuşlardır…
Direnen nesiller yetiştirmişlerdir…
1950’den sonraki EMPERYALİST ve gerici kuşatmaya karşı gösterilen dirençte ENSTİTÜLERİNİN, büyük payı olmuştur.
Halk istedi diye, kurulmadı bu okullar…
Halk istedi diye de, kapatılmadı…
Çıkarları bozulan toprak ağaları başta olmak üzere, emperyalizmin emrine giren Demokrat Parti iktidarı tarafından, yaratılan bir takım asılsız algılar oluşturularak
27 Ocak 1954’de resmen kapatıldılar.
Bu okulların açılmasında çok emeği geçen efsane
Milli Eğitim Bakanımız,
“Hasan Ali Yücel…”
Büyük kuramcı, inadına teşkilatçı, devrimci;
İlköğretim Genel Müdürü “İsmail Hakkı Tonguç’u” saygıyla anıyorum…
Işıkları hiç sönmeyecek…
ÇİLEKEŞ TONGUÇ
Bu satırları göz yaşlarımla yazıyorum.
Kırk yıllık dostum ve uzun yıllar çalışma arkadaşım İsmail Hakkı’yı Cebeci’nin susmuşlar diyarına bırakıp döndüğüm şu anda, mezarının başında yüreğimden gelenleri dökerek konuştuğum gibi, derin bir acı içinde kalemimi kalbimden taşan duyguların akışına bırakıyorum.
Hayatının son dört yılını uzun bir çile haline sokmuş, haksızlıklar; arkası kesilmez tecavüzler; sanki ondan önce geçirdiği ömür günahlarla dolu imiş gibi insafsızca uğratıldığı suçlamalar, birer birer kelimeleşip önüme dökülüyor.
Bunlar; onun şikayet nedir bilmeyen sağlam ruhunun, yaşarken bizden sakladığı ıstırap damlalarıdır.
Üstünden ve altından uğradığı vefasızlıklara karşı sarsılmadan gösterdiği sabır, Tonguç’un ne kuvvetli bir adam olduğunun delilidir…
***
Not: Yukarıda ki kısa metin, İsmail Hakkı Tonguç’un 1960 yılında ölümünden sonra, Hasan Ali Yücel’in onun arkasından yazdığı yazının giriş bölümüdür…
TURAN ÇATAL
ARAŞTIRMACI GAZETECİ - YAZAR
YORUMLAR