Neyzen Tevfik Bursa’da adliyenin önünde bir köylüye arzuhal dilekçe yazmaktadır.
Dönemin Sadrazamı, Damat Ferit Bursa’da bulunmaktadır.
Adliyenin önüne gelince, giydiği gömleğin bir kolu yok, pantolonu yamalı, ayakkabılarını terlik gibi giymiş, yanında yerde duran bir Ney’le birini görünce çok şaşırır…
Böyle giyimli birinin dilekçe yazabileceğine ihtimal vermez.
Dilekçenin bitmesini bekler.
Neyzen Tevfik dilekçeyi bitirir, köylüye dilekçeyi verir, parasını alır çebine koyar.
Damat Ferit yanından geçen köylüden dilekçeyi ister.
Dilekçe Bursa Valisine yazılmış olup, çok güzel el yazısı ve uslup kullanılmıştır.
Böyle bir dilekçenin ezberlenmiş olabileceğini düşünür ve ikincisini bekler.
Bu defa dilekçe Sulh Ceza Hakimliği’ne dir.
Bunda da çok güzel el yazısı ve uslup kullanılmıştır.
Bir sonrakini bekler.
Bu defa ki dilekçe, Hariciye Nezareti “Dış işleri”ne dir.
Damat Ferit şaşkındır…
Böyle giyinen birinin bu tür dilekçeler yazabileceğine bir türlü inanamaz…
Neyzen Tevfik’in yanına gider;
–“Gel seni Valiliğe katip olarak aldırayım.” der.
Neyzen Tevfik düşünür ;
— “Peki sonra ?” der.
Damat Ferit ;
–“Çok yetenekli olursan, baş katip olursun.” der.
Neyzen Tevfik ;
–” Peki sonra ?” der.
Damat Ferit ;
— “Sonra seni saraya İstanbul’a aldırırım orada katiplik yaparsın.” der.
Neyzen Tevfik yine düşünür ve ;
–” Peki sonra?” der.
Damat Ferit;
–“Orada da başarılı olursan baş katip olursun.” der.
Neyzen Tevfik yine düşünür;
–” Peki sonra?” der.
Damat Ferit ;
–“Sonra benim yerime sadrazam olursun” der.
Neyzen Tevfik ;
–“Peki daha sonra ? ”
Damat Ferit sinirlenmiştir ;
–” Bu ülkeye padişah olursun” der.
Neyzen Tevfik ;
–“Peki daha sonra ? der.
Damat Ferit iyice sinirlenmiştir;
–” Sonrası Hiç ” der…
Bunun üzerine Neyzen Tevfik;
–” Ya beyim, ben zaten bir Hiç’ im !
Bir Hiç için, bu kadar zahmete değer mi ? ” der.
Değerli Arkadaşlar !
Neyzen Tevfik burada;
İnsanın yaşaması için gerekli olanın haricinde olanlar için harcadığı çabanın aslında bir hiç olduğunu.
Çekilen onca zahmete rağmen, malın mülkün sadece yaşam rahatlığını sağladığını,
Fakat bunun bile bir anlamı olmadığını “yani bir hiç” olduğunu anlatmaktadır.
TV de ki; “Mandıra fılozofu” filmi bu kurgu üzerine kurulmuştur.
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar
YORUMLAR