Troy filmini izleyenler bilirler, yüzyıllar önce (3200 yıl önce) Çanakkale yakınlarındaki Truva kentini 10 yıl savaşmalarına rağmen alamayan Yunan Akhalar tahtadan büyük bir at yapıp şehrin kapısına bırakırlar.
Homeros'un İlyada Destanı'nda anlatılana göre bu tahtadan atın tanrılar tarafından kendilerine bir ödül olarak gönderildiğine inanan Troylular tahta atı çekip kale içine alırlar.
Gece olunca Troy halkı uykuya dalınca tahta atın içindeki seçkin Yunan askerleri dışarı çıkarlar ve kale kapılarını Yunan Akha ordularına açarlar.
10 yıl savaşmalarına rağmen şehri ele geçiremeyen Akha orduları tahta atın içindeki askerleriyle sonuca giderler ve Troy şehri baştan başa yakılır, yıkılır.
Günümüzde tahta atın kullanma şekilleri değişik olabiliyor!
Sömürgeci emperyalist ülkeler çıkarları için ele geçirmek istedikleri ülkelere değişik tahta atları yolluyorlar.
Şu sıralar çıkarları beleş petrol ve küresel iklim değişikliği yüzünde çok kıymetli olan su kaynakları için adı konmamış savaşlar sürüp gidiyor.
Bu sömürgeci ülkeler kendi silahları ile donattıkları teröristleri ile karadan, savaş uçakları ve füzelerle havadan, denizden çıkarları olan ülkeleri vuruyor oluk oluk kan döküyorlar.
Vurulan ülke halkını zoraki göçe yolluyorlar.
Ancak bu mülteciler içinde Suriyeli 3 milyon göçmen Türkiye'de iş bulamadıkları için Avrupa ülkelerine güvenli oldukları için gitmek istiyorlar, AB karşılarına duvar örüyor, sınırlarını kapatıyor.
Mültecilerin yüzlercesi Ege Denizi'ni geçip AB'ye ulaşmak uğruna aileleri ile derin sularda boğulup ölüp gittiler.
AB sınırlarını bir bir geçip Avrupa'nın göbeği ülkelere varan Suriyeli mültecilerden kurtulmak için şeytani planlar yapıyorlar.
Karpuz seçer gibi Suriyeli mültecileri seçip almayı kabul ediyorlar, suç işlemeye meyilli olanları ülkemize postalıyorlar.
Yetmiyor 1 Suriyeli kelle karşılığında karpuz gibi olgunlaşmış iyisini kölesini seçiyorlar, karşılığında işlerine yaramayanı ıskartaları ülkemize göndermeye başladılar bile.
Dahası Suriyelilerle ilgili 1 -1 geri vermeyi anlaştıkları halde ellerinde ne kadar Afgan ve Pakistanlı varsa anlaşma dışında ülkemize gönderiyor, elimizdeki mültecileri azaltacağı bize yardımcı olacağı yerde mülteci sayımızı artırıyorlar.
Bu nasıl anlaşmadır ki ülkemiz enayi yerine konuyor?
Daha önce de köşe yazılarımızda açıklayıp uyardığımız İzmir Karaburun gibi bölgeler Suriyeli mültecilerden kaynaklı hırsızlık dahil adeta dehşeti yaşıyor.
Bölge Jandarmasına Suriyelilerle ilgili ihbar yaptığımızda olayların yoğunluğundan ekipler ancak 3 saat sonra bölgeye intikal ediyorlar.
Bu kadar uzun sürede olaylar olup bitiyor, çalan çalıyor, kalan sağlar bizim oluyor.
AB ve tüm dünya tek yumruk oldu Suriyeli 3 milyon mülteciyi ülkemize zimmetlediler, nüfuslarını çıkarmamızı bekliyorlar.
Nasıl bir pazarlıktır, nasıl bir keklenmektir ki 3 milyon Suriyeli göçmen içinden iyileri seçilecek AB alıp gidecek, ne kadar suç işlemeye yatkın mülteci varsa Truva Atı yapılacak ve ülkemizin bölünüp parçalanması için kucağımızda bırakılacak diye düşünüyoruz.
Terör yüzünden güvenilir ülke olmaktan çoktan çıktığımız halde dünya ve AB ülkeleri uluslararası anlaşmalara aykırı çok sayıdaki mülteciyi hangi sebeplerle ülkemizde tutmaya çalıştıklarını daha anlayamamış olanlar aramızda var mıdır?
Kısaca ey milletim, ey ulusum, ey vatanım uyan eli kanlı emperyalist dünya ülkeleri Truva atını içimize soktular diye tekrar tekrar uyarıyoruz.
Osmanlıyı sırtından vuran koskoca imparatorluğu çökerten Arabistanlı Lawrence'i düşünün, hatırlayın diyoruz..
YORUMLAR