Bakın çok çok yüksek nefesimle, kalemimle uyarmaya devam ediyorum!
Dünyayı insanoğlu hızla ama korkunç bir hızla bitiriyor, yok ediyor.
Yağan devasa yağmurlar ne kadar temizdir ki içiyoruz?
Yeryüzünde ısı artışlarından buzul kalmadı hızla eriyor.
Denizler, okyanuslar, akarsular, göllere bir bakın anormal buharlaşıyorlar.
Karalarda ısı artışından sular kuruyor ve yok oluyorlar.
Yakında bu kadar anormal ısı karşısında insanlar susuzluk çekmeye başlayacaklar diyorum.
Bakın Mayıs ayında satışa sürülmesi gereken erikler çıktı ve satışa gitti birçok yerde.
Hiç bu kadar yağmur yağışı ve elma kadar dolu yağışı var mıydı yeryüzünde?
Hele hortumları ancak kitaplardan okurken, şimdilerde hemen her yerde hatta yurdumuzda çokça görür olduk.
Amerika'nın birçok şehrinde 200 yıldır görülmemiş kar fırtınası yaşanıyor ve hayat felç olmuş durumda.
Avustralya'da yaşanan hava değişiminde neredeyse elma büyüklüğünde dolu yağdı gökten, ne çatılar kaldı, ne de arabalarda kaporta ve cam, kırıldı hurdaya döndü araçlar.
Ağaçları bile kökünden söken, çatıları bile alıp giden fırtınalara ne demeli?
Japonya'da 2011 yılında yaşanan 9 şiddetindeki deprem sonrasında okyanusta oluşan tsunami videolarını tek tek indirin bilgisayarınıza, olağanüstü tabii afeti dikkatlice izleyin tüyleriniz diken diken.
Bu görüntüleri aklınızdan hiç çıkarmayın ve atmosferdeki karbon gazlarının her geçen gün hatta her geçen dakika nasıl ölümcül olmaya başladığını izleyin, araştırmaya başlayın artık.
İşte bu atmosferdeki karbon kalınlaşması güneş ile dünya arasında bir perde ve sera etkisi yapmakta yeryüzü hızla ısınmakta buzullar erimekte, okyanuslar, denizler ve sular hızla ve anormal şekilde buharlaşmakta olup, serseri mayın gibi oluşan bulutlar her nereye yağıyorsa orayı yok etmeye başlamış ve hızla devam edecektir diyorum.
Bu durum bir müddet sonra devasa anormal bir hal alacak Nuh Tufanı'nda olduğu gibi korkunç 15-20 hatta daha fazla yükseklikte oluşan yağmur denizleri ile dünyada taş üzerine taş bırakmayacaktır diye araştırmalarımın sonucunu açıklıyorum.
Daha sonra kalınlaşan atmosferdeki karbon gazları ile güneşle dünya arasında kapkara bir perde oluşturacak sonrasında milyonlarca yıl sürecek buzul çağına girecektir dünyamız diye uyarıyorum.
Biz halen atmosfere duman ve karbon salan fosil yakıtlar içinde, petrol ürünleri ve kömürle çalışan çok sayıda Termik Santrali inşa edip, oksijen yayan dallarını dahi kesmemiz gereken ağaçları ve ormanları kesiyor, ranta kurban edip paraya çeviriyoruz, aptalca, cahilce.
Benim araştırmalarıma göre eğer süper hızla dünyanın etrafını çeviren atmosferdeki karbon gazlarını tüm devletlerin el birliği ile temizleyemezsek yok oluşa dünyanın bitişine canlıların yok olmasına sadece 35 yılımız kalmış diyorum.
Her gün oluşan tabii afetlerle benim araştırmalarımı yan yana koyun söylediklerimin nasıl gerçekleşmekte olduğunu izleyip görün diyorum. (Bu açıklamalarımı "kelimesini ve cümlesini" dahi kaynak göstererek alıntı yapınız yoksa şikayetçi olurum diye uyarıyorum.)
Bu hızla gelen kıyamet insan eli doğa ve çevre katliamları, fosil yakıtlarla, termik santrallerle gelirken, para sevdalısı rantçılar halen ağaç kesmeye dünyayı oksijensiz bırakmaya çalışıyorlar, aptalca diyorum.
Bilmiyorlar ki çok yakında kıyamet kopacak, ölmeye başlayacaklar, bu yaptıkları yanlarına kar bile kalmayacak.
Ne diyelim akıl fikir versin bu dünyayı ve yeryüzünü kendi elleri ile yok edenlere.
Tek ağaç kesme lüksümüz artık yoktur, sürekli fidan dikmek lazımdır.
Ancak atmosferdeki karbon gazları birikmesini durduramazsak, ağaç dikmek de bir işe yaramayacaktır.
DÜZELTME:
Geçen haftaki İzmir Atatürk ve Eğitim Araştırma Hastanesi köşe yazımda yorgunluğuma verin 2 hata yaptığımı yazımı okuyunca anladım! Hematoloji Polikliniği Doktorum Sayın Elif Gürel'i hemşire olarak yazmışım. Ayrıca çok Değerli Uzman Doktorum Sayın Füsun Özdemirkıran'ı "yardımcı doktor" diye yazmışım. Füsun Doktorum yardımcı değil şu an Hematoloji Servisi, poliklinik ve laboratuarına bakan tek yetkili Uzman Doktorumuzdur diyorum. Ayrıca Hematoloji Polikliniği'nde görev yapan Naile Hanım ve Murat Bey isimli görevlilerimize (soyadlarını bilmiyorum bağışlasınlar) teşekkür ediyorum ve hatamı düzeltiyorum.
YORUMLAR