Küresel iklim değişikliği, ülkemizi kuraklığın içine aldı ve çölleşme başladı.
Bu durumda susuzluk da aldı başını gidiyor.
Geçmişte çim dikenler bundan böyle 2 defa düşünmek zorundalar!
Hem su yok hem de su bundan böyle ceplerimizi yakacak fiyatlara çıkacak.
İzmir'de gidin Kordon boyu ve sahillere her yere çim dikmişler!
Ancak çöl iklimine girdiğimiz şu günlerde devasa şehirde insanlar deniz kıyısına inip gölgesinde serinleyecekleri ağaçlar neredeyse hiç yok.
Biz sürekli gelin bu çim işinden vazgeçin dedik, bazı belediyeler duydular, bazıları içme su barajları dip yapmasına rağmen inatla hem de gündüz saat 11.00-12.00’de yani kızgın güneşte, yani en çok buharlaşmanın olduğu bir saatte devasa çim sahalarını sulamaya çalışıyorlar.
Bizi dinlemediniz çim diktiniz, peki yeşil yerine, niye renkleri sarıya dönüyor o çimleriniz?
Çünkü bu kadar kızgın güneşe çim dayanmıyor, sararmaya başlıyorlar.
Çim sevdalıları ağaç sevmezler!
Efendim görüntülerini, deniz manzaralarını kapatıyormuşlar.
Çim işi artık kuraklık çekilen ülkelerde susuzlukla beraber bitmektedir.
Su önce canlılara başta insanlar ve hayvanlara lazımdır.
Meyve ve sebzeler susuz ortamlarda yetişmezler.
Ancak yıllar geçmesine rağmen ülkemiz damla sulamaya gidememiş, planlamalar yapılmamıştır.
Bu durumda susuzluğu yakında milletçe çekmeye başlayacağız.
Çim dikimi susuzluk yüzünden artık yasaklanmalı derken kızgın güneş ışınlarına dayanıklı çam ağaçlarını devlet, belediyeler ve vatandaş işbirliğinde kampanyalar düzenleyerek dikmeye, yetişkin hale gelinceye kadar bakımlarını yapmaya ve sulamaya başlamalıyız.
Her nerede su varsa oralarını aynı çöllerdeki yeşil vahalara çevirmeliyiz ki insanlar kızgın güneşte gölgesinden yararlansınlar.
Ağacı rantçılar sevmezler.
Rantçılar yeşil ağaçların yeşil dolarlara dönmesi için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.
Çim sevdalılarının ve manzara meraklılarının en hoşlanmadıkları şeylerden biri çamlardan yılda 1 defa dökülen kurumuş iğne yapraklarıdır.
Bu çim meraklıları ilk defa kuru iğne yaprağı görüyormuş gibi kendilerini kasarlar ve "bu çamların hepsi kesilmeliler, baksanıza çimlerimi nasıl batırmışlar" yakınmalarını hep duyarsınız.
Sanki uzaydan gelmiştir bu çim meraklıları!
Aynı mantıkla gidersek iğne yapraklarını döküyorlar diye tüm yeşil ormanları kesmeliyiz olur.
Çam ağacı altında çim olur ama biz kimselere tavsiye etmiyoruz!(spor olsun diye 1 ay çam ağacından dökülen kurumuş iğne yaprakları çimlerinizden temizlersiniz olur biter.)
Nedeni ülkenin çöl iklimine girmesi ve susuzluğun her geçen gün artmasıdır.
Adam her dakika ağzından "Atatürk sevdalısı" olduğunu söylerken, bir bakarsınız ağaçlar manzarasını kapatıyor diye kendi bahçesindekileri keser, bununla yetinmez başlar komşusunun ağaçlarının da kesilmesini ister.
Bilmezler ki Atatürk bir ağaç sevdalısıdır ve Yalova'daki köşkünün bahçesindeki ağacın gövdesini bırakın dallarını kestirmemek için binanın altına tren rayları yerleştirip binayı tam 4 metre kenara kaydırmıştır.
Böyle çevreci önder bir liderimize ağaç düşmanı vatandaşlarımızı hiç yakıştıramıyorum.
Uzaydan gelmiş gibi ağaçların kesilmesine çalışanlara manzara ve çim sevdalılarına artık durun diyelim.
Çünkü artık keseceğimiz tek bir ağaca bile yakında hasret kalacağız!
Çoğu ağaçlar bu kızgın güneşe dayanamayıp kuruyacaklardır.
Ama iğne yapraklı çamlar ile tropikal ülke ağaçları sıcak güneş ışınlarına dayanıklı oldukları için tercih edelim ve her nerede su bol ise oralara dikelim.
Küresel iklime karşı tedbirlerimizi alırken çim dikmek ve sulamaktan artık vazgeçelim.
Saygı ve sevgilerimle…
YORUMLAR