İzmir'in Deli Ömer Köyü'ne bir ziyaret yaptım!
Deli Ömer Köyü Menderes ilçesine bağlı yaklaşık 15 haneli bir köy.
İzmir'e içme suyu sağlayan Tahtalı Barajı'nın 3 km yakınında muhteşem ormanlarla yeşilliklerle kaplı bir köy.
Köye gitmek için ana yoldan sapınca yolun 2 tarafında çok sayıda köpeği görmeye başlıyorsunuz, ta Deli Ömer'e kadar.
İnsanlar, hayvan severler yolun 2 tarafında araçlarını park etmiş sahipsiz çok sayıda köpeği beslemeye, yanlarında getirdikleri yiyecekleri onlara vermeye çalışıyorlar.
Köye gitmeden sağa bir yol ayrılıyor, asfaltı belki 10 yıldır dökülmemiş yol, tamir görmemiş.
Yolda yer yer lağım renginde küçük dereler akıyor, aracınızın altı vurmadan bu pis su kanallarını geçemiyorsunuz.
Belli ki belediye başkanları ve resmi makamlar yıllardır buraya uğramamışlar.
Yaklaşık 1 km yol gittiğinizde hayvan barınağına geliyorsunuz.
Barınak oldukça pis, her yerde yemek kalıntıları, kafeslerde çok sayıda köpeğin yanında, aracınızın etrafını çeviren havlayan çok sayıda köpeklerden değil kapınızı açmak camınızı bile açmanız mümkün değil.
Aracınızın camını aralarsanız çok ağır kokulardan mideniz bulanıyor.
Sadece 5 dakika kalabiliyoruz aracımızın içinde, barınak içinde hemen orayı terk ediyoruz.
Aracımızın etrafında saldıran köpeklere bakıyoruz, neredeyse hepsi yaralı, yerlerde belli ki hasta olanlar var, yatıyorlar.
Yine geldiğimiz yoldan hızla köye giden ana yola dönüyoruz, etrafta çok sayıda yaralı köpekler.
Deli Ömer Köyü'ne geliyoruz, yine her köşede bakımsızlıktan ve üstlerindeki yaralardan, açlıktan bitap düşmüş çok sayıda köpek yatıyor.
Köyün ormandan gelen güzel suyunu içmek için şehirliler su başındalar, getirdikleri çok sayıda kaplarını, bidonları su dolduruyorlar.
Köy etrafında ağaçlık alanlara bir tur atıyorum!
Her 100-200 metrede bir köpek otların içinde yatıyor.
Saldırırlar diyerek uzaklarından geçmeye çalışıyorum.
Köylülerle konuşuyorum, nasıl burada mutlu musunuz, sıkıntınız var mı diyerek.
Bir dokun bir ah işitiyorum.
Deli Ömerli köylüler dertli mi dertliler.
"Bu köpekler yüzünden evimizi, arazilerimizi satıp gitmek istiyoruz, gelen alıcılar hayvanların çokluğunu görünce almak istemiyorlar.
Köyümüz gelişmiyor, insanlar ilçeye şehirlere kaçıyorlar.
Halbuki topraklarımız çok verimli ama köpekler her yerdeler bize huzur asla yok."
Bölgede yaklaşık 3 bin köpeğin olduğunu söylüyor köylüler.
Dahası bu barınak İzmir'e su veren Tahtalı Barajı'na 3 km mesafede.
Yağmurlar ile bölgeden akan sular baraja doğru akıyor diyor köylüler.
Kısacası bölgede insanlar mutsuz huzursuz, hayvanlar, canlar sahipsiz, huzursuz, aç, yaralı ve hastalar.
Peki bu işe kim el atacak, bu kadar çok hayvanı korumaya alıp insan yaşamayan yerlerde barınmalarını ihtiyaçlarını karşılayıp, sağlıkla yaşatacak? (Aldığın yere bırak yönetmeliği nasıl uygulanmış ki bu kadar köpek birikmiş, buraya bırakılmış, ölüme terk edilmiş?)
Barınakta olanlar yine de şanslılar, başlarında 2 görevli gördük.
Ya arazide olan çok sayıda köpeğe kim sahip çıkacak, karınlarını doyuracak, yaralarını tedavi edecek?
Aç kalınca bu kadar arazide dolaşan başıboş köpek, sürü ve diğer hayvanlara saldırmayacak, onları parçalayıp öldürüp yemeyecekler mi?
Sürekli arazide gezen biz çevreciler bu güne kadar çok sayıda keçi-koyun sürüsüne saldıran, parçalayan, yiyen aç köpeklerle çok karşılaştık.
Ayrıca bendeniz çok sayıda örnek hayvan barınağı gördüm ama böyle bakımsız olana ilk kez şahit oluyorum.
Deli Ömer Köyü'nde insanlar huzursuz, canlar huzursuz yetkili belediyeler bu durumda huzurlu mutlu mu olacaklar?
YORUMLAR