GERÇEK HAYATTAN ALINMIŞTIR!
Erkek evine bağlı asla kötü alışkanlığı olmayan son derece nazik ve sevgi dolu yerine göre titiz yerine göre bonkör biridir.
Aile ve çocukları onun herşeyidir.
Kadın eş evleninceye kadar gerçek yüzünü ve huylarını asla belli etmez.
Son derece yalancı ve "mitomani yani kendi çıkarları için yalan uyduran sonra kendisini o yalanlara kaptıran ve başkalarını da bu yalanları ile kandırıp maddi imkanlar temin etme" peşindedir.
Sevgi onun için paranın adıdır, bol para olmadan, hergün kapasitesinin, bütçesinin üzerinde harcama yapmadan duramaz.
Kadın özel bir kuruluşta çalışırken evlenmiş ve iş yerindeki arkadaşları ile sürekli kavgalar edince iş yerinden ayrılmış tam 15 sene eşi üst göstergeden emekli sigortasını dışarıdan ödeyerek emekli olmasını sağlamıştır.
Hayatta tek bir TL dahi maddi birikimi yoktur.
Evlendiğinde de tek bir TL bankada parası çıkmamış hatta söz ve nişan yüzüklerini bile erkeğe aldırtmıştır.
Çocukları 2 erkek biri 1 diğeri 3 yaşına geldiğinde birgün sabah not bırakıp "al da piçlerini başına çal ben gidiyorum" diyerek ilk evini terk ettiğinden sonra bu terk edişleri alışkanlık haline getirmiştir!
Çünkü eşine yani erkeğine sürekli baskı yapmakta "bana bol para bul gerekirse git banka soy bana ver" diyerek baskı yapmaya kötü davranmaya başlamıştır.
Her evi terk edişinde hergün kap çalınmış sokaktan geçen her satıcı ellerinde defter "bayan yok mu bize taksitli borcu var" diye esnaflar evi kuşatmış erkek 2 bebeğine mi baksın yoksa eşinin borçlularına para mı yetiştirsin bulsun bunalımlara girmeye başlamıştır.
Uzatmayalım erkek çok çalışır çok para kazanır hatta eşinin üzerine süper deniz manzaralı ev dahil 3 ev alır.
Ancak o ne kadın bol parayı gördükçe coşar ve en az 5 bankaya kredi kartı borcu yapar, emekli maaşları bu borçlara yetmez ve kadın kendisine eşinin aldığı kira getiren o güzel evi satışa çıkarır, satar ve banka tazminatlarını bir müddet durdurur öder.
Ancak bu kadar borca batmış kadın hiç ama hiç boş durmaz başlar eşinin uyumasını beklemeye o uyuyunca cebindeki paraları hergün aşırmaya başlar!
Hemde ne aşırış ticaret yapan erkek her bankaya gidip çeklerini senetlerini ödemeye kalktığında içinden 200-300 TL paranın eksik olduğunu görür.
Bu iş yıllarca sürer ve erkek eşine para yetiştiremez olur, tek evi hariç bütün mal varlığını satar bayan eşi yer.
2 erkek çocuk büyümüştür ve üniversiteye gitmeye başlarlar, maddi tüm imkanları erkek seferber eder onları toplam yabancı ülkelerde okuma dahil 12 sene okutur kimselere muhtaç etmez.
Başka şehire taşınırlar.
Kadın "evini iş yerlerini sattın elindeki parayla bana en lüks evleri kiralayacaksın yoksa ben bu şehirden asla gitmem" der.
Dediğini yaptırır en lüks yerde ev kiralanır.
Ama kadın 9 sene kira ödenen lüks evde 9 ay oturmaz hep terk edip başka şehirlerde gider oralarda yaşar.
Erkek "gel bu kira işinden vazgeçelim bu paraya dublex ev alalım" der
Kadın "olmaz o paraları yiyeceğiz" der.
Kalan tek ev bir köydedir kadın "beni asla o eve götürüp köyde yaşatamazsın o evi de sat yiyelim" diye tutturur.
Bu arada sıkıntılardan erkek kanser ve kalp hastası olur, eşi yani karısı ve 2 çocuğu tek bir defa yattığı hastaneye uğramazlar onu orada terk edip giderler.
Ancak parası bittiğinde kadın evini hatırlar veya akrabaları "git eşine yuvana sahip çık sen nasıl annesin kadınsın" diye kovduklarında evine 2 senede bir döner, asla iş yapmaz sürekli dışarıdan kebap, pizza sipariş verir yer temizlik dahi yapmaz.
Eşinin evine döndüğü nadir günlerden birgün gündüz vakti uyuyan kanser hastası erkek uyanır ve aklına arayacağı bir arkadaşı için eli telefona gider!
Ancak paralelde eşi ablası ile konuşmaktadır!
İstemiyerek konuşmayı dinler ve şokları geçirir, bunalımlara girer!
Eşi telefonda başka şehirde yaşayan ablasına "bak abla bana çok para lazım bu yüzden eşimin tüm mallarına el koymam lazım, bunun için onu ters ilişkiye mecbur edeceğim sonra hakimin karşısına çıkıp ayakkabımı ters çevireceğim" der.
Ablası "yazık yazık yapma sakın bunu" dese de kadın "mutlaka birgün yapacağım yoksa borçlarıma yetişemiyorum" der.
Erkek telefonu kapatır uzun bir müddet kendine gelemez.
Çünkü eşi kendisine tuzak kurmaktadır.
Bu arada eşi tekrar evini terk eder gider ve ne kadar banka ne kadar insan komşuyu kefil etmişse erkeği ararlar "ne olur yardım edin eşiniz bizleri devasa borçlandırdı kefil etti telefonlarımızı görüp kapatıyor" diye yardım isterler.
Erkek hastalığı ile mi uğraşsın yoksa bunca borçlu ile mi uğraşsın bunalımlar yaşar durur.
Birgün küçük baldızı ile telefonda konuşan erkeğe baldızı "abi kovalım mı gelsin biz burada çok huzursuzuz uyku bile uyuyamıyoruz" teklifine son defa "kovun gelsin" der.
Ertesi gün bayan eş evine dönmüştür
Ancak o da ne!
Bayan eşin suratı çok kötüdür "sen beni nasıl oradan kovdurup evine getirtirsin çabuk soyun yatak odasına gel seninle ters ilişkiye gireceğim" der.
Erkek tuzağın başladığını düşünerek eli ayağı birbirine karışır "hayır olmaz ben senin dediklerini asla yapmam yapamam" der.
Bayan eş yüksek sesi ile "bak bağırmaya başlarım çabuk gel dediğimi yap yoksa senin için çok fena olacak" diye bağırmaya başlar.
Evin üst katında oturan komşuları her zaman olduğu gibi bu konuşmaları da olduğu gibi duyarlar.
Bayan eş bir müddet bağırıp dediklerini yaptırtamayınca kalkar gelir "bak sana son defa söylüyorum dediklerimi yap yoksa 2 oğlanı eve çağıracağım" diye tutturur.
Başına tuzak kurulduğunu gören erkek eş kadının dediklerini yapmaz.
Kadın hırsla gelir her zaman yaptığı hareketlerle ne kadar tabak çanak varsa yere vurup kırmaya erkeği yıldırıp bezdirip dediklerini yapmaya razı etmeye çalışır.
Erkek ilk defa tuzağa düşmemek için o da başlar evdeki kristalleri yere atıp kırmaya başlar.
Bayan bu duruma şaşırır ve istediklerini yaptıramayacağını anlayınca hemen cep telefonuna sarılır 2 erkek oğlunu arar ağlamaklı bir sesle "çocuklar yetişin bu babanız olacak beni parçalıyor, dövüyor, çabuk gelin beni kurtarın" diye yalvarır.
Erkek bu defa ne yapacağını düşünmeye çalışır şimdi kızgın eve gelecek Pavlov'un köpekleri gibi anneleri tarafından yetiştirilen ve daha orta okul çağlarında iken babalarına düşman olmaları öğretilen yetişkin 2 erkek çocuğunun ne yapacakları belli olmaz.
Hemen aklına küçük bacanağı gelir onu telefonla arar.
"Bacanak sen bu kadını çok iyi tanıyorsun bana ters ilişki kuracaksın diye tutturdu, tuzak kurup hapislere atacak ne olur yardım et, çocukları ara gerçeği bir şekilde anlat durdur bana gelip saldırmasınlar hastayım" der.
Ama dakikalar geçmek bilmez çocuklar eve gelince ortalıktaki kırıkları görünce ne yapacaklar diye.
Kapı anahtarlarıyla açılır çocuklar deli gibi eve girerler "anne ne oldu nasılsın yaran beren var mı?" diye koşarlar annelerini yanına.
Annelerinde bir çizik dahi yoktur, yumuşarlar babalarına bişey diyemezler.
Bu olaydan bir müddet sonra kadın evdeki tüm altın ve ziynet eşyaları ile eşine ait söz ve nişan yüzüklerini alır evi tekrar terk eder başka şehire gider yaşar.
Hasta erkek 1 sene sonra boşanma davası açar ve eşini boşar.
Ama Bayan eş hiç boş durmaz ve hasta eşine son kalan mallarını da elinden almak için tazminat açıp durur.
Hasta eş daha öncelerde ne zaman maddi sorunları olsa bayan eşi tarafından cinsel tacize uğramış taravmalar yaşamış, yaşamaya devam etmektedir.
Bu erkek eş yakında Resmi Bakanlıklara başvurarak Devletten yardım istemeye başlayacağını söylemektedir.
Çünkü yaşadıkları yenilir yutulur değildir ve insanlık dramı insanlık suçudur.
Bir haber okudum dün "eşine boşanma davası açan bayan evine uğramadığı ortaya çıkınca 7 bin TL tazminat ödemeye mecburiyetinde kalmış"
Umarız yeni kanunlar ve yönetmelikler çıkarılır kadın veya erkek şiddet, cinsel taciz ve tecavüz yapanlara en ağır cezalar verilir.
Kadına şiddet hergün gündemde ama erkekler konuşmuyorlar ve yaşadıkları taravmaları şiddeti açıklayamıyorlar bu durum ne olacak?
Şimdi erkeklerimize soruyoruz bu olayları yaşayan arkadaşımızın eşi için "böyle bir bayanla evlenmeyi düşünür müsünüz?" diye soralım.
Allah kimselere bu para delisi, yalan makinası ve ekmek yediği yere canağa tuzak kuran bayanlardan vermesin.
Aminnnnnnnnn
YORUMLAR