1993 yılından beri Karaburun'daki evim nedeniyle aralıklı olarak İzmir'deydim.
2004 yılı ile birlikte 35 senemi geçirdiğim İstanbul'dan İzmir'e taşındım.
2005 yılında derimde renkli parlak lezyonlar oluşmaya başlayınca, Urla Devlet Hastanesi Dermatoloji servisinden Uzman Doktorum Cemil Yurdakul'a uğradım, muayene oldum.
Doktor Bey, "Ben bu lezyonlardan şüpheleniyorum, bir parça alacağım ve patoloji tetkiki için sizi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne göndereceğim" dedi.
Derimden bir parça aldı, muhafazalı bir şişe ile Yeşilyurt Hastanesi'ne götürmem için bana teslim etti.
Bu teslimde Cemil Doktorum, yüzünde hastalığımı bir yerde gizleyememiş bana göstermişti.
Patoloji raporum 15 gün sonra çıkacaktı ve ben galiba kanser olmuştum.
Moralman çökmüştüm, yetmiyor eski eşim "Ben tatile İstanbul'a gidiyorum" dedi ve evi terk etti gitti o gidiş!
Eski eşim aylarca hatta yıllarca süren aralıklı birkaç aylık geliş ve gidişlerin dışında evine 2010 yılında açtığım boşanma davasına kadar bir daha eve uğramadı dersem yalan olmaz.
Düşünün evlenirken "iyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta asla eşimden ayrılmayacağım" diye söz verenlerin bu sözlerinde ne kadar durmadıklarını, bu terk edilişte gördüm, çaresiz kötü kaderime, alın yazıma yandım ağladım.
15 gün sonra Yeşilyurt Atatürk ve Eğitim Araştırma Hastanesi Patoloji servisinden parça raporumu almaya gittiğimde, hayatımın en büyük şokunu yaşadım!
Lenfoma deri kanserine yakalanmıştım!
Patoloji raporumda Doktor uyarısı ile "hemen Dermatoloji servisine yatırılarak kontrol altına alınmam" yazıyordu.
Aynı gün hastaneye yatırıldım ve kanserin nerelere sıçramış olabileceği tetkiklerim, tedavilerim başlatıldı.
Moralman ve fizikman çöken bendenizin yanında destek ve moral olacak ailem, yakınım, akrabam yakınım hatta yıllarca üniversitelerde okumaları için servetler harcadığım, onlara baba gibi değil tam bir arkadaş gibi davrandığım, 2 oğlum Kaan ve Hakan da yoktu, 10 yıldır da hiç olmadılar, hastane yolunu bile bilmezler.
Annelerinin emirlerinden ve komutasından asla çıkmayan 2 oğlum ihtiyaçları bol para talepleri, dışında tam 10 yıldır benden uzaklar.
Hastanede tetkik ve tedavilerimde lüzumlu görülen en son sistem makinelere girdim çıktım, hatta kemiklerimi delip iliklerime kadar aldılar, çok acılar çektim (bu acı çekişlerde destek için elini tutacağım ağrılarımı hafifleteceğim tek bir yakınım yoktu ve çok zor bir durumdu.
Çok şükür ediyorum ki yıllarca süren tedavilerimde iç organlarımda şu an olduğu gibi hastalığın ilerlemesi ve yayılması yoktur.
Tecrübelerimden sizlere tavsiyem, bir yakınınız kansere yakalanmışsa lütfen onun yanında olun ki kendini bu çok zor günlerde yanlız hissetmesinler, sizlerden hastalıkla mücadelede destek ve moral alsınlar ve hastalığı yenebilsinler.
Zaten insanlık da bu desteği hastalara vermenizi gerektirmektedir.
2013 yılında tam 6 gün hemen hemen aralıksız kemoterapi ilaç tedevisi aldım.
Bu ağır tedaviden tam 3 gün sonra kalp krizi geçirdim, anjiyo oldum ölümden kıl payı döndüm.
2014 yılı içinde vücudumda deri yüzeyinde elma büyüklüğünde tümörler çıkmaya başladı, ameliyatlarla aldırdım.
Bu tümörleşme durmayınca Uzman Hematoloji Doktorum Sevgili Füsun Demirkıran hemen müdahale etti, "Seninle aynı durumda olan bir hastam daha var hemen servise yatırıyorum ve bu defa sana değişik bir tedavi protokolü düzenleyeceğim" dedi, ona uydum, 4 ay aralıklı süreler ile Hematoloji servisine yattım.
Bu arada Füsun Doktorum ithal ağızdan alınan bir hap için Türk Eczacıları Birliği'ne rapor ve reçete yazıp ilaç talaplerimi başlattı.
Daha önce diğer hastası için bu ilaç başvurusuna hep olumsuz cevaplar gelmişti, bendenize de 4 defa olumsuz cevap gelince, basın ve yayın ile TV'lerde, sanal ortamda ithal ama hayati ilaç ambargolarının kırılması için kampanyalar başlattık.
Bu hususta Yenigün Gazetemin Yazıişleri Müdürümüz sevgili Deniz Kezer başta olmak üzere, yine gazetem köşe yazarı sevgili Önder Vural hemen her yerde girişimler, kampanyalar başlattılar.
Başbakanlık BİMER'i aradım, durumu açıkladım, hayati ilaçlarımın serbestçe ithalini istedim.
Başbakanlık konu ile son derece ilgilendi ve Sağlık Bakanlığı'nı ilaçlarım konusunda uyardı, yeni başvuru adresi verdi.
Sevgili Önder Vural, telefonla beni İzmir Sağlık Müdürü Sayın Bediha Türkyılmaz'la görüştürdü.
İzmir Sağlık Müdürü Sayın Bediha Türkyılmaz beni dinledi ve "Merak etmeyin ilaçlarınızın temini için gerekeni yapacağım" diye söz verdi.
Sevgili Önder Vural bir gün telefonla müjdemi verdi, "İzmir Sağlık Müdürümüz Bediha Hanım beni aradı ilaçların için olumlu raporun Sağlık Bakanlığı'nca onaylanmış" dedi.
Dünyalar benim olmuştu (ilk planda benimle aynı hastalık grubundan olan Muhsin Özer'in ithal ilaçları da onaylanmıştı).
Uzman Doktorum Füsun Özdemirkıran'ın son protokolü bana tam oturdu hastalığıma yanıt verdi ve 1.5 ay içinde 2 tümörüm eridi, yok oldu silindi (düşünün aynı durumda ve grupta olan yurdumuzda çok sayıda hasta bu tedavi ile tümörlerinden kurtulacak olması çok sevindirici bir durumdur).
Protokolüm bu olumlu tedavimden sonra sonlandırıldı, ithal ağızdan alınacak ilaçlarımın gelişi için beklenmeye başlandı.
Kanser ilaçlarımızın onaylanmasında başta Başbakanlık BİMER'e, Sağlık Bakanlığı ve ilgili ithal ilaç birimlerine, Türk Eczacıları Birliği'ne, İzmir Sağlık Müdürümüz Sayın Bediha Yılmaztürk'e, Yenigün Gazetem Yazı İşleri Müdürüm sevgili Deniz Kezer'e, yine gazetem köşe yazarı ve ilaçlarım için özel kampanyalar açan destek ve moral kaynağım olan sevgili Önder Vural'a, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Sekreteri sayın Zeynep Ersöz'e, yine tedavi olduğum Hematoloji Servisi Şefi Uzman Doktorum sayın Kadriye Bahriye Payzin'e, yine aynı servisimizde Uzman Doktorum sayın Asu Fergün Yılmaz'a, Hamatoloji Servisi'nin o güler yüzlü muhteşem baş ve diğer hemşirelerine, hizmetlilerine, diğer hizmetli Gönül Asal'a, Kardiyoloji Servisi Doktor ve hemşirelerine, hizmetlilerine, Dahiliye Servisi Doktoru sayın Burak Demirel'e, hastanede yattığım süre içinde gerek basınımız ve TV'lerde, sanal ortamda destek ve moral veren binlerce sevgili okurlarıma, sanal ortam 5.000 kişilik gruplarıma, telefonla, mesajla ileti atan yanımda olan isimlerini yazamadığım kadar çok internet siteleri sorumlu ve çalışanlarına, son olarak benim kurtarıcım Uzman Doktorum Sevgili Füsun Özdemirkıran'a sonsuz teşekkürlerimi bir kere daha iletiyor iyi ki sizler varsınız sayenizde sağlığım yerinde ve hala yıkılmadım ayaktayım diyorum.
NOT: Kurtarıcım Hematoloji Uzman Doktorum Sevgili Füsun Özdemirkıran 1 ay önce tayinle İzmir'in Bozyaka Devlet Hastanesi Hematoloji Servisi'ne gitmiş olup ilgilenen olur diye sizlerle bu durumu paylaşıyorum.
YORUMLAR