Bu yazım siyasi veya kişisel bir durum için değil, genel olarak yazılmıştır!
Yaşadığımız onca yıl içinde neler gördük neler.
Her gördüğümüz olaydan dersler çıkarmaya, tecrübeler edinmeye çalıştık.
Ama biz dürüstlükten ayrılmamaya, yalanlardan uzak, kul yetim hakkı yememeye adeta yemin ettik.
Geldiğimiz son yıllarda ülkemizde hatta tüm dünyada maalesef doğruluk, dürüstlükten eser kalmadı.
Ahlaksızlık aldı başını gitti.
Eskiden söz namustu, geldiğimiz noktada senet ve çeklere bile güven kalmadı.
Neden bu durumlara geldik, getirildik?
Dürüstlük neden terk edildi?
Çıkarcılık tüm dünyada aldı başını gidiyor!
Bu nasıl bir paranoyadır ki, müslümanlığımızla övünürken, birileri dinimizi kendi çıkar ve emellerine alet etti, kullanmaya başladı?
Hoş başka din ve mezheplerden olanlar sanki daha mı dürüstler?
Kısaca din, iman, mezhep kullanılarak insanlık raydan çıkarıldı.
Neden insanlar parayı, çıkarlarını dürüstlüğe tercih eder hale geldiler?
Ayrıca insanlar doyumsuz oldular ve etraflarındaki açları, yoksulları görmez, hatta kör oldular.
Hele yalan söylemek!
Bu kadar kolay mı oldu?
İnsanların gözünün içine baka baka her türlü yalanı söyleyip keyif almak!
Hiç mi günün birinde söyledikleri onca yalanın gelip karşılarına dikileceğini ve ceza yiyebileceklerini, rezil olacaklarını düşünmezler?
Geçen gün bir arkadaş anlattı!
2 ticaret yapan ortak anlaşamamışlar, ayrılmışlar.
Ortaklardan dürüst olanı kaderine razı olmuş, sessizce köşesine çekilmiş.
Ancak dürüst olmayanı kalkmış ortağını mahkemeye vermiş, "Ortağım bana ortaklıkta yaptığım fazladan katkı paralarını geri ödemedi" diye tazminat davası açmış.
Mahkeme görülmeye başlamış ve sahtekar ortak mahkemeye yalan, dolan, hayali alacakları yazıp çizip gelmiş.
Dürüst olan hemen ortaklık döneminde yaptığı harcamaları gösteren kanıt ve belgeleri bulmuş, çıkarmış mahkemeye sunmuş.
Bu kanıtlar sahtekar ortağın tüm ifadelerinin tersini gösteriyormuş.
Kısaca dürüst ortak sahtekar ortaktan devasa bir alacaklı olduğunu ispatlamış.
Mahkeme bitmiş sahtekar ortak yalan söylemekten haksız alacaklı olduğunu göstermekten bir de ceza almış.
Dürüst ortak bu mahkeme olayına çok bozulmuş ve hemen karşı dava açıp, sahtekar ortağının verdiği zararları tazmin etmiş.
Ne büyük cesaret değil mi sevgili okurlarım?
Hayali olaylar yaratıp yalanlar uydurarak karşındaki insana zarar vermeye, zulüm etmeye, hakkın olmayan paraları istemeye kalk olur mu?
Allah korkusu olan bunu, bunları asla yapmaz!
Ne demişler "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste"…
Yalan söyleyenin salladığı yalanlar elbet bir gün ortaya çıkar, ava gideyim derken avlanır, hatta rezil rüsva olursun diye dürüst olmayanları sürekli yalan söyleyenleri uyarıyoruz.
Yine ne demişler "Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar"…
Yani eninde sonunda yalanlar ortaya çıkar, kaçış yoktur.
O zaman doğruluk, dürüstlük gibisi yoktur.
Dürüstlerin çoğunlukta olduğu birer pırlanta, elmas gibi parladığı bir dünyada ve ülkede yaşamayı Allah’tan diliyorum.
Dürüstler ne kadar çoğalırsa yalancıların mumu anca yatsıya kadar yanar sonra söner diyorum.
Bu gidişle yakında "en büyük yalanı kim söyledi" diye yarışmaların yapılmasına az kaldı derken, yarışma düzenleyenlerin kulaklarını çınlatıyorum.
Kesinlikle dürüstlükten ayrılmayın, ben hiç dürüst olduğumdan zarar görmedim diyorum.
Saygı ve sevgilerimle.
YORUMLAR