Sağlık çalışanları dayak yemek istemiyor!
Ümit Bora

Ümit Bora

Çevreci-Yazar

Sağlık çalışanları dayak yemek istemiyor!

10 Ocak 2015 - 17:44

Eskiden hastanelerimizde sağlık kuruluşlarımızda "sus" işareti yapan bayan resimleri asılıydı!

Bunlar gereksiz görüldü ki kaldırıldı.

Bize göre o "susunuz" hemşire resimleri hastanelerimizde yatan hastalarımızın ve sağlık çalışanlarının saygınlığına vatandaşların sesli veya sessiz asla rahatsız edilemeyecek kadar derecede korunması gerektiğine işaret etmekteydi.

Peki, şimdilerde neler oluyor hastanelerimizde bir bakalım!

Yeterli sağlık personeli ve hizmetlinin asla olmadığı hatta uzman doktorların dahi bulunmadığı ayrılıp özele gittikleri bir ortamda, devasa patlayan hastalıkların ve hastaların çığ gibi büyüdüğü ortamlarda, her vatandaş kendi sağlığı veya yakınlarının sağlığı için ilk sıraları kapma savaşında zor kullanarak yerini almaya başladılar.

İşte bu sağlık savaşında yeterli personel de olmayınca çok sinirlenen devasa topluluklar içinde her gün sinir patlamaları yaşanmaya başladı.

Randevu al öyle muayeneye gel derken "bu insanlar o muayene günü mü hastalanmak zorundalar?"

Yoksa hastalandıklarında tedavileri için yeterli sağlık kuruluşu ve doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarını aradıklarında bulamayınca nerede muayene olacaklar, nerede tedavilerini yaptıracaklar belli değil?

Doldur-boşalt kırsal kesimde sağlık ocakları toptan kapatılmış ve herkes her nerede oturuyorsa her nerede ilçede köyde yaşıyorsa tek bir iğne yaptırmak veya şeker, tansiyon ölçtürmek için dahi 40-50-100 km yol kat etmek zorunda kalacaklar (işte sağlık reformunun gerçek özeti bu).

İşte bu sağlıkta reform diye yutturulan uygulamalar vatandaşları deli ediyor ve başlıyorlar en kolay iş ilk önüne gelen sağlık çalışanlarına dalıp ilk kendi ve yakınlarının tedavilerini yaptırtmaya hatta zor kullanmaya.

Suçlu bulunuyor, vatandaşlar ilk önüne gelen sağlıkçıya itiş kalkış sonrasında dayağı yapıştırıyor.

Bu nasıl bir sağlık reformudur ki herkes sağlıkçılara saldırıyor?

Ülkemize bakın hemen her gün yurdumuzun çeşitli illerinden sağlıkçılarımıza saldırılar hızlanarak devam ediyor, hatta gitgide artıyor.

Bir sağlıkçı kardeşim anlattı!

Görev yaptığım sağlık kuruluşu kapısında bir bayan ve okula dahi gitmeyen oğlu sırada beklemeye başladılar.

Çünkü odamda tedavi ettiğim bir hastam vardı, pansumanları biraz uzadı.

Bayan hastanın oğlu odaya sık sık giriyor, çıkıyor bir şeyler söylüyor, anlayamıyordum dedi.

Annesine dayanamadım sordum "oğlun ne diyor?" diye.

Annesi gülerek oğlunun beklemekten sıkıldığını sağlık çalışanına "sen dışarı çıkarsın o zaman dersini vereceğim" diyormuş. (Çocuklar böyle düşünürse, büyükler ne yapmaz?)

Peki, bu insanların sağlığı için çok ulvi bir görev yapan, her gün doktor arkasında kan alan, kan veren, pansuman yapan, ilaçları hastalarına düzenli şekilde dağıtan sağlık çalışanlarını haksız saldırılardan, dayak yemekten kim koruyacak, kurtaracak?

Bu özverili insanlar görevlerini stresten uzak nasıl yapacaklar?

Güvenlikçiler her sağlık çalışanı arkasında görev yapmıyorlar!

Onlar gelinceye kadar sağlıkçıların ağızları burunları hep dağılmış oluyor.

Gidin devlet hastanelerine ve sağlık birimlerine kavgalar her gün yer yer sürüyor ve hastalar film izler gibi olayları bağrışmaları yumruk atmaları, yaralanmaları izleyip duruyorlar.

Bana kalırsa tüm sağlık çalışanlarını tam donanımlı karete, judo, boks eğitimi hatta silah eğitiminden geçirme sırası geldi ve geçiyor.

Ülkede reform adı altında sağlık çalışanı, doktor, uzman kalmadı da kalanları görev yapmayı düşünenleri muhteşem dayaklar saldırılar bekliyor diye düşünenlerdenim.

Çünkü herkes hasta olmaya ve aynı sağlık kuruluşlarına mecbur kalmaya başladılar.

Ülke insanlarımızın yarısı psikolojilerini kaybettiler, diğer yarısı da umutsuz ve ağır hastalıklara yakalanmaya, hastanelerde poliklinik önlerinde sinema kuyrukları gibi kuyruklar oluşturmaya başladılar.

Allahım bu devasa hastalara kitlelere, topluluklara ve onlara hizmet etmek için ellerinden geldiğince koşturan, çaba harcayan sağlık çalışanlarımıza dayaksız bir göstersin inşallah.

TEŞEKKÜR:

Yaklaşık 3 aydır hastanede tedavi görmekteyim. Bu tedavilerimde bendenize yardımcı olan Hematoloji Servisi Doktorum Dr. Elif Gürel'e, aynı serviste Hemşire Hediye Adıgüzel'e ve Hemşire Goncagül Şahinkaya'ya, Diyetisyen Ülker Erman'a, Kardiyoloji Kliniği Uzm. Doktoru Mustafa Gönençer'e, aynı klinikte Hemşire Fatma Atsız'a, Hizmetliler Onur Duran, Elif Barış, Semra Davuşlu, Mustafa Varlı'ya teşekkür ediyorum.

YORUMLAR

  • 0 Yorum