Aslan, “Yerel seçim sürecinde Ege-Koop Proje Merkezi olarak açıkladığımız projeler siyasi birer argüman olarak görüldü. Oysa bu projeler İzmir’e gerekli olduğu için hazırlandı. Sadece Sağlık Serbest Bölgesi için uğraş verilip, sonuca bağlansaydı bugün İzmir markalaşmanın ilk adımını atmış olacaktı” dedi.
Aktarmalı ulaşım sistemine yönelik tepkilerden tercüman skandalı ile büyük prestij kaybeden İzmir Fuarı’na pek çok alanda bocalayan bir yerel yönetim anlayışı ile kente zaman kaybettirildiğini kaydeden Aslan, ‘İzmir’in projeci ve vizyoner bir yönetime her zamankinden daha fazla ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
“BİR TEK SAĞLIK SERBET BÖLGESİ YETERDİ”
İzmir’in yıllardır ulaşmaya çalıştığı marka kent hedefini ancak bu şekilde gerçekleştirebileceğini vurgulayan Aslan, özellikle belediye başkanlarının kentin yararına ve geleceğine dair öneri, çalışma ve projeleri dikkate almamasından yakındı.
Kentte ‘ben yaparım olur’ mantığının belirgin hale geldiğini öne süren Aslan, “ Hemen her kesimden büyük destek gördüğümüz projelerimizi kenti idare edenler hiçe saydılar. Bunu söylemek zorundayım. Sadece kendi çabalarımızla Bakanlar Kurulu’nun gündemine taşıdığımız Sağlık Serbest Bölgesi’nin arkasında durulsaydı bugün bambaşka bir İzmir’i konuşuyor olacaktık. Tek başına bu proje İzmir’i marka kent yapacak çapta bir projedir. İzmir’in termal zenginliğini sağlık turizmine dönüşterek, kent ve ülke ekonomisine inanılmaz bir katma değer yaratacak bir projedir. Ancak gerekli çaba yerel yöneticiler tarafından gösterilmediği için proje şu anda askıya alınmış durumda” dedi.
“ULAŞIMDA ÇÖZÜM; YENİ NESİ SİSTEMLERDİR”
Yaz mevsiminin başında uygulamaya konan ve kısa sürede İzmirlilerin kabusu haline gelen aktarmalı ulaşım sisteminin de sorunun çözümünden uzak olduğunun görüldüğünü söyledi. Aslan, “ Bu sorunun çözümü de yine Ege-Koop Proje Merkezi’nin ortaya koymuş olduğu yeni nesi ulaşım sistemleriydi. İki metro hattı önermiştik kent için trafiği azaltmak için. Yine İngilterede, Macaristan’da ve pek çok Avrupa ülkesinde hem karadan, hem denizden yolcu taşıyan anfibi otobüs alınmalı demiş, hava treni projesinin İzmir’e şart olduğunu söylemiştik. Başka bir kentte bu projeler için teşekkür edilir, bunları gerçekleştirebilmek için işbirliği önerilirdi. İzmir’de ise bu projeler siyasi argüman olarak görülüp, umursanmadı” şeklinde konuştu.
“DERDİMİZ İZMİR, SİYASET DEĞİL”
Aslan, sözlerini şöyle noktaladı: “ Hem üretici, hem tüketici kazansın dedik EGEM 35’i geliştirdik, ATAYOL ile havalimanı yolunu transit şekilde düzenledik, Tarım Kampüsü ile tarımda da söz sahibi kent olalım dedik. Tüm bu projeler kamuoyunda büyük heyecan uyandırırken yerel yönetimlerin ‘bu sizin işiniz mi’ türünden suçlamalarını dinledik. Bunca emek harcayarak, ulusal ve uluslararası yetkinliğe sahip geniş bir teknik kadroyla hazırladığımız bu mega projelerin gerekliliğini, derdimizin İzmir olduğunu yerel idarecilerimize bir türlü gösteremedik.”
YORUMLAR